23 Mayıs 2013 Perşembe

Arkadaşlık güzeldir, çok süper bir şeydir

Arkadaşlık/arkadaş seçme konusunda nasıl bu kadar değiştiğimi bilemiyorum. 

En baştan başlayalım, en en en baştan. 
Böyle deyince de konuya giremiyorum, pat diye girmem lazımdı. :((((
öhm....  
Utangaçlığımı büyük bir ölçüde üzerimden attım. Yani tabii hala bazı şeyleri direkt söyleyemem (Alpay Erdem'in tweeti geldi bu noktada aklıma, "'İnsancıl' dururken 'hümanist'i neyleyim. 'Doğrudan' varken 'direkt'i ne edeyim. 'Afedersiniz' varken 'pardon'u g.tume mı sokayım." yazmıştı :'( ), çok konuşmam falan ama küçükken bu durum daha farklıydı. Ya tabii bu utangaçlık da diil de.. Şimdi anlatacağım anlayacaksınız arkdşlr merak etmeyin.. Biliyorum şu an "ne diyo la bu" diyorsunuz ama geçecek birazdan, söz! 
Mesela kızlar orada oyun falan oynuyorlar, ben köşede durmuşum bu salakları izliyorum masum masum, ama hayyyyyatta gidip de kendim oyuna katılmıyorum, davet bekliyorum. Annem falan yazık, gidip söylüyordu kızlara beni de aralarına alsınlar diye. Onlar da "e gelsiiiin" diyorlardı. -.- İşte tamamen benim mallığım. ^_^
Küçük yaşlarda arkadaşlık durumum böyleydi diyebiliriz.. Hani öyle olur ya, bi' arkadaş grubunun lideri gibi, sözün geçer falan, heh işte ben asla onlardan olmadım. Gayet de masum, çekingen, söylenilen her şeye "hıhım, olur" diyen biriydim anlayacağınız. 
O değil de aklıma şey geldi :D:D::DdD:D Bizim orada geri zekalı bir çocuk vardı, kardeşimle ve benimle uğraşan sürekli. Heh işte bi' gün dedem bize gelmişti, sokağın köşesine çıkmış falan, biz de yanına gittik, baktık o geri zekalı mal öküz de orada bir boklar yapıyor. Biz de "oh yes! dedemiz yanımızda! haydin ibnelik yapak!" diyerek çocuğa "EHEHEHEH, GELSENE ZAA HADİ HADİ HADİ" yaptık, dedemiz yanımızda olduğuna göre bi' şey yapamazdı di mi? NERDEEEEEEEEEE o günler! Dedem de gayet iyi, yumuşak bi' adam. Biraz sert görüntüsü olsa etki ederdi belki ama, hal böyle olunca çocuk gayet de gelmeye başladı, sonra biz de eve kaçtık. ^_^ 

Neyseh, çok eskiden arkadaş durumum nasıldı çok hatırlayamıyorum. Sadece öyle normal kendi halinde takılan biriydim. Bi' kere anaokuluna giderken, "acaba noolcak?" diyerek önlüğümü kesmiştim, bunu hatırlıyorum ama. Kesilmişti işte önlük. Çok da süper bi' şey olmuyormuş.. Hem de kırmızıydı önlüğüm. :'( 

Çok çok sonra, işler tersine döndü.. 6.-7.-8. sınıfa giderken tam da grubun lideri gibi bi' şeydim. Gayet de konuşurdum, hatta susmazdım. Tabii bu grubun içindeydi sadece asjfkf. 4-5 kişiydik, benimle, o zamanlardaki en yakın arkadaşım küsmüştük, gruptakiler benim yanımdan ayrılmamışlardı, öyle bi' konumdaydım. Her şey gayet de güzel gidiyordu.. 

Ama ne zaman ki, bu geri zekalı beynim düşünmeye, kişiliğimi oluşturmaya başladı, o zaman yine arkadaşlık konusunda fikirlerim, HER ŞEYİM değişti. 
O zamanlardaki en yakın arkadaşım, neredeyse haftanın her günü gördüğüm arkadaşım, şu anda benim için normal bi' arkadaş. Tamam yani normalin biraz üzerinde ama asla eskisi gibi değil ve olamaz da.. 

Lisede düşüncelerimin, kişiliğimin farkına vardım, önceden bunlar benim için önemli değildi, çünkü bilmiyordum da tam olarak. Böyle olduktan sonra haliyle herkesle arkadaş olamamaya başladım. Bir kere şunu söyleyeyim, düşüncelerinizin farklı olduğu biriyle arkadaş olamazsınız diye bi' şey yok, demek istediğim bu değil. Gayet de arkadaş olabilirsiniz ama saygı lazım, birbirinizi dinlemeyi bilmeniz gerekiyor.. Sınıfın yarısından fazlasını zerre kadar sevmeyişimin sebebi bu değil yani. (Ha, bazılarının beni sevmeyişinin sebebi bu olabilir) 
Ben de çevremde kimseyi kendime yakın hissedemedim. Arkadaşım vardı evet, ama sadece "arkadaş", normal biri, vakit geçirebileceğin biri. Ben ne yapayım gelip bana SÜREKLİ aşklarını, kestiği çocukları anlatan arkadaşı. Hayır anlatırsın tabii ki ama bu böyle olmamalı amk, ayrıca herkesin sana baktığını, senden hoşlandığını sanan bir malsan, siktir git. Benim "arkadaş" kelimesinden anladığım, saatlerce gülebileceğin, bi' şeylerini anlatabileceğin biri. Benim arkadaşımla her şeyden önce eğlenebilmem gerekiyordu.. 

Tam bu noktada, başka şehirlerden edindiğim arkadaşlarımın değeri kat kat arttı. En yakın arkadaşım bana saatlerce uzaktaydı. Ama en azından mutluydum, bilgisayarın başına oturup bayağı öküzce güldüğüm çok olmuştur, ki hala da olur. 
For egzempıl; 

 Bana bu gerekiyordu, ve buldum da ^_^ (facebook mallıklarımı ifşa etmemek için isimleri gizledim OH YES!)

"Haksızlık" diye düşündüm hep.. Onların en sevdikleri yanlarındayken, benim neden saatlerce uzaklardaydı? Her gün yüzlerini göreceğim için okuldan soğuduğum insanlar yanımdayken, onlar neden değillerdi? Ben "bi' gün birlikte şunları şunları yapacağız" diye hayal kurarken, onların neden her an istediklerini yapabilecek imkanları vardı? Bu tür sorular gerçekten koyar. -.- 

Eğer onlarla aynı olsaydım, bu sorularla kafamı sikmeyecektim belki de. Lise hayatınızın güzel geçmesi için diğerleriyle "aynı" olmanız gerekiyor. Bu bi' gerçek. Eğer tamamen farklı düşünen, farkı şeylerden hoşlanan biriyseniz, lise hayatınızın filmlerdeki/dizilerdeki gibi geçmesi mümkün değildir diye düşünüyorum. Hani böyle tüm sınıf birlikte bi' şeyler yapar falan, heh işte öyle bi' şey yok bi' kere.
Sınıfta insanlar var, herkesle iyi anlaşan, arkadaş grubu bi 10-15 kişiden yani sınıfın yarısından oluşan kişiler. Eğer böyle olursanız, lise hayatınız çok güzel geçer sanırım. Çünkü sınıfta eğlenirsiniz, kalabalıksınız, sınıf size ayak uydurur gibi şeyler. 

Ama dediğim gibi, durum böyle değilse, hayallerdeki "lise" fikri tamamen ortadan kalkıyor. Herkesle arkadaş olamıyorum, sınıftaki çoğu kişiyi hiç mi hiç sevmiyorum. 2 kişiyi sürekli olarak öldürme isteğim varken, başka kişilere karşı da ara ara geliyor bu istek. Lan belki de farklılık falan hikayedir, benim psikolojim bozuktur! :O OLABİLİR. 
Bu yüzden öğretmenin teki bile taktı bize. Azıcık sınıftaki konumdan bahsedeyim, evet. 3 kişiyiz. Gayet de güzel bence. Mesela bir keresinde, sınıftaki arkadaşın tekinin doğum gününü kutlayacaklardı, sürpriz falan hazırladılar buna, sınıfta kutladılar falan. O sırada herkes ayakta, tahtanın oraya gitmiş "oh yes iyi ki doğdun x" falan yapıyorlar, benim de tarzım değil böyle şeyler.. Sevmiyorum. Hem de yakın biri değil. Kendimi oraya ait hissetmedim ve gitmedim. E yanımdakiler de gitmediler. Çok farklı değil onlar da çünkü. Herkes tahtadayken biz oturduk onları izliyoruz yani anlayacağınız. :D:D:D:D:D:.d:D Geri zekalı hoca geldi sonra, "neden siz katılmıyorsunuz?" falan diye göt göt konuştu. Sonra hocanın öyle yaptığını gören nefret ettiğim kız, bizimle ilgileniyor numarası yaptı.. Ertesi gün de derste, sınıfla birlikte "Ankara'nın Bağları" ve benzeri şarkıları söylemedik diye, "sınıfın bütünlüğünü bozuyor" olduk.. Var ya, arkadaşlarımla apaçi marşında bile Yıldız Tilbe dansı yapabilirim, şarkıyı küçümsediğim için söylemiyorum yani bunu. Ama onlarla birlikte olunca, olmuyor, eğlenemiyorum, istemiyorum.. İstemiyorum diye düzen bozan, ayrımcı olarak adlandırılmam saçma diil mi? Zaten hayatımın çoğu zamanında dertsiz, rahat rolü yaparken, bi' de sikim sikim insanlarla eğleniyor rolü mü yapacağım? 
Zaten onlar da ayırıyor yani tek biz değil. Bir kere bir öğretmen hakkında SON DERECE GERİ ZEKALICA (ama gerçekten geri zekalıca, onları sevmediğim için söylemiyorum bunu) bi' sebepten dolayı şikayette bulundular ve dersimize girmemesini istediklerini söylediler. O öğretmen de benim en çok sevdiğim ve örnek aldığım biri. "yhaa herkes gitmesini istiyo" falan yapıyorlar, "ben gitmesini istemiyorum" dedim, bu salak ne dese beğenirsiniz? "27 kişiden sadece 3 kişi" He götüm he, gittin sordun tek tek tüm sınıfa, hiç kimse istiyor, biz 3 kişi olarak istiyoruz ve düzen bozuyoruz. He.. 

Neyse işte.. Hem bence gereksiz o kadar arkadaş. Olmaz ki. "Gerçek" arkadaş sayısı bir elin parmaklarını geçmemeli sanıyorum. O zamanlardaki en yakın arkadaşımın şimdi normal bir arkadaş oluşunun sebebi de, farkına varmam. Bunda yine düşünceler ne kadar farklı olsa da etki eden bu değil. Mesela şu: benim başka şehirlerden edindiğim arkadaşlarım benim her şeyimken, onun için bir hiç, çünkü ona göre arkadaşlık birlikte dışarı çıkabilmek. Amk ben senin, tamam mı? Geri zekalı. 
-Bi' gün gelelim şu lunaparka..
+Ben gelmem, sevmiyorum ben lunapark
-Neden lan? Eğleniriz işte
+Benim eğlence anlayışım bu değil 
-OT GİBİ YAŞIYORSUN LAN.

SİKTİR SİKTİR SİKTİR GİT! GÖT! -.- Sana mı soracaktım? Bunu kendisine de söyledim, benimle bu şekilde konuşmaya, küçümsemeye devam ederse arkadaşımı gayet de bitiririm. Birlikte geçen yıllarını da yanına alıp siktir olur gider, umrumda olmaz. Arkadaşlıktan anladığım şey bu değil benim. 

Şu an sahip olduğum arkadaşlarımla çok çok mutlu bir unicornum. ^_^



Arkadaşlık hakkındakı yazıyı "arkadaşlık güzeldir, çok süper bir şeydir" diye yazamazdım.. Aaa durun lan, bari başlığı böyle yapayım. Bu arada başlık bulma özürlüsüyüm.. Neyse, yine upuzun bir yazı oldu istem dışı. :( 
Yazmaya devam, bu arada size bi' hitap şekli bulmak istiyorum, böyle olmuyor jsadjasdkj :(
Önerilerinizi yazabilirsiniz, görüşmek üzere! ^^ 





16 Mayıs 2013 Perşembe

Sanırım psikolojim sikildi

Yine yoğun bir haftadan, selam!
Bu işkence ne zaman bitecek merak ediyorum.. Sanırım bitmeyecek, hayatımız boyunca böyle yoğun olacağız, sürekli bi' çalışma, bi' uğraş.. Neyse, bu konular çok sıkıcı, en iyisi hemen kapatalım. Yalnız ben de nasıl biriyim he, konuyu aç, sonra "ayy sıkıcı kapat kapat".. Halla halla ya.. AÇMAYAYDIN O ZAMAN?!?! Neyse tamam.
Aslında burada kendimden bahsetmek çok saçma gelmiyor değil. Çünkü aslında ben burayı ilk başlarda belli konularda yazılar yazmak için açmıştım.. Hayır insanlar neden merak etsin veya neden okusun benim gün içinde yaptıklarımı, beynimin içinden geçenleri? Bilemiyorum ama ne bileyim, içimden geliyor, lütfen idare ediniz.
Bu aralar bi' salaklık var üzerimde, bakalım. Ergenlik depresyonuna mı girdim ne? :(
Öyle bi' hal aldı ki bu.. Kimseyle konuşmak istemiyorum, arkadaşlarım yazıyor 4-5 saat sonra saçma bi' cevap veriyorum, mal gibi hissediyorum ama kimseye de bi' şey demiyorum vesaire.. Mesela, sadece sevdiğim ve pek tanınmayan ünlülerin fotoğraflarını kapak ve profil fotoğrafı yapmak (aynı zamanda da "ühü hüh nolur kimse araştırmasın kim olduklarını" diye tırsıyorum) ve arkadaşlarımla konuşmak için kullanıyor haline geldiğim Facebook hesabımı, 2 gün önce, gece 3:30'da kimsecikler yokken ve kimseye haber vermeden sessizce dondurdum. Dondurunca bi' rahatlama, bi' şey geldi çünkü birileri yazıyor ve ben cevap vermiyorum, böylesi daha iyi oldu dedim.
Ne haller oldu bana arkdşlr, büyü falan mı yaptılar yoksam? :(((((
En yakın arkadaşlarımdan biriyle bile aram bozuldu bu yüzden. "En sevdiğim arkadaşlarımdan biriyken birkaç gün içinde nasıl bu hale gelebildin? Çevrendekileri kaybetmemeye dikkat et.." dedi, ben de "oh yes haydin bundan bir ders çıkarayım" dedim ve küfür yedim. ^_^

Her şeyden nefret etmeye başladım, var ya, artık ciddi ciddi ergen olduğumu düşünmeye başladım. Hayır yani zaten ergenim de bu normal ergenlik, yani ismi ergenlik, yani bi' süreç olan ergenlik, yani.. YETER -.-
Ergen kelimesinden anladıklarımızı biliyoruz. Heh işte bu öyle ergenlik değil. Zira o zamanları atlatalı oldu bayağı.. (Çok sancılı geçti evet) (Evet ben de Google'da "msn nickleri" arattım) (Utanıyorum)
Mesela, karşı cinsinden bi' ünlüye aşırı derecede bağlılık gösterip, "oyh canım ya" yapmak bana pek de hoş gelmezdi. AMA ŞU AN AYNISINI YAPIYORUM. SEVGİ PATLAMASI YAŞIYORUM ÇOĞU ZAMAN VE ÜZÜLÜYORUM. (Ha bu arada, o size dediğim seksi insancağzımı bizim sınıfın ergenleri keşfetti, virüs gibi yayılıyor geri zekalılar, tek umudum 1-2 ay içerisinde unutmaları, bilirsiniz popüler olan şarkıları seven tipleri, neyse, böhü)
Sonra, böyle çok dertliymiş gibi salak salak işler yapan kişilerden neffffffret ederdim demeyeceğim, hala da ediyorum. AMA ŞU AN BEN DE ÇOK FARKLI DEĞİLİM. Benim sebeplerim var ki ama. Halla halla. Aşk acısı çekmiyoruz en azından, hıh -.- 
SANIRIM PSİKOLOJİM SİKİLDİ. 
Birkaç günden beri, size hep bahsettiğim o sınıftaki 2 arkadaşıma çok mal gibi davranıyorum. Böyle bi' atarlanmalar, sürekli terslemeler, salak salak cevaplar vermeler ve dedikleri her şeye laf söylemeler falan. Şimdi okuyunca iğrenç geldi jdasuıeıasdas :(
Mesela geçenlerde oturuyoruz sınıfta çekik gözlümle.

Tivitırıma bakıyoruz.
Bana dedi ki;
+Aaa sen Smosh'ı takip mi ediyosun? ^_^
-Evet, niye?
+Yok da yani, sen izlemezdin ki öyle..
-İzleyip izlemediğimi nerden biliyosun?
+Götüm ne bileyim, bi video söylüyorum izlememiş oluyosun falan

-Senin dediğin videoları izlemek zorunda mıyım ben? Senin dediğin videoları izlememişim diye Smosh'ın videolarını izlemiyorum diye bi şey olmak zorunda mı? Halla halla ya..  (kalkıp tuvalete gidilir)

Bunu kardeşime anlattım, sonra dedim ki "lan", "naapıyorum ben? neden böyle geri zekalıca davranıyorum?" 
"Sen" dedi "salak mısın?" "Doğru düzgün davran mal gibi kalma sonra."
Düşündüm ve gerçekten mal olduğuma karar verdim. Bunu hep söylüyorum zaten, artık biliyorsunuz.. Bunları söylerken de kırılabilme olasılıklarını düşünüyorum aslında ama dedim ya, psikolojim sikik bi halde, neden böyle şeyler yaptığımı, neden böyle davrandığımı bilmiyorum. 

Bugün gittim, dedim, "gelin, sizinle bi şey konuşucam.." Zaten aynı sırada oturuyorsunuz, ne "gelin"i mal ya..
Çekik gözlü arkamızda oturduğu için arkaya doğru döndük. 
"EEE TOTOM SÖYLESENE"
Özür dilerken utanırım ki ben.. Gerçekten suçluyum hem de..
"Şey ben dün kardeşime anlattım dedi ki salak mısın evet dedi bunu ve ben dün ne kadar geri zekalıca davrandığımı fark ettim.. yani şey dün mal gibi davrandığım için ösür diliorum sisden.." 
Sonra önüme döndüm hemen. Sonra böyle birden ağlama hissi geldi, durduramadım, gözlerim doldu, tabii biliyorsunuz asla akmaması lazım o yaşın, ama gözümü silerek de dikkat çekmemem lazım. Tabii göz dolma seviyesine ulaşınca gözyaşı da daha fazla tutunamıyor biliyorsunuz.. -.- Pıtır pıtır döktüm yaşçıklarımı. "Aaa ağlıyon mu lan" dedi arkadaşım. "Aptal mısın sen?" dedi. "ZAHARA CANIM SIKILDI" falan diyorum ama, ne bileyim, dedim ki "oleey birer damla akıttığıma göre artık ağlama seansımız bitmiştir. teşekkürler" falan, işi espriye götürmeye çalışıyorum ama bildiğiniz mal gibi haldeyim, güçsüzlüğün dibine vurmuşum ve kendime psikolojik baskı uyguluyorum. Onlarla konuşurken aynı zamanda yazı yazıyorum, yine gözlerim doluyor yine pıtır pıtır.. Gözyaşım deftere düştü, ben de diyorum "ZAA ŞUNA BAKIN LA" elimdeki kalemle düşen yaşın üzerini çiziyorum falan "bakın ebru yapıyom" diye.. Neden ağladığımı asla öğrenemediler OH YES!

İşte böyle, salak gibiyim.. Şu ana kadar sadece bir kere dondurmuştum Facebook hesabımı, o da neden hatırlamıyorum ama hiç dondurmadım, bi' şeyler olsa bile.. Şimdi dondurduğumu görünce o kaybetmek üzere olduğum arkadaşım yazmış, "dondurduğunu görünce anladım nasıl hissettiğini" falan. Yani durum ciddi. Ciddi ciddi gidiyorum. :((((((8
Yazı da uzuyor biliyorum ama, içimi dökmeye başlamışken pat diye kesemiyorum. Çok sevdiğim biri de dediğim gibi geri zekalıların elinde şu an, düşündükçe kahroluyorum.. 
Bazen gök kuşağı renkleri bile parlak gelmiyor... EDEBİYATIMI YAPTIM 3 NOKTAMI KOYDUM AHEY AHEY ZILELELELLLELE GİDİYORUM BEN KİB AEO 
Ha eğer cidden sonuna kadar okuyan varsa da, brrrravo derim, tebrrrrrik ederim, ama r'lerin üstüne bastırarak. tşklr 
Ha bu arada, eğer yazmamı istediğiniz, merak ettiğiniz bir şeyler varsa söyleyebilirsiniz. Seve seve yazarım diye düşünüyorum. Bu aralar kendimi buraya vericem. Kendinizi koruyunuz. Biliyorum öyle takipçileri falan olan biri değilim ama, insan havaya giriyo :(